Kurumsal Yönetişim

Yönetişim, “Bir şirketin, içindeki ve dışındaki dinamikleri dikkate alarak, piyasa ve marka değerini artırma ve değer yaratma, yatırımın geri dönüş miktarını çoğaltma ve dönüş süresini kısaltma gibi amaçlarla idari organlarını oluşturması, yönetsel ve finansal sistemlerini kurması ve işletmesi sürecidir.” şeklinde tanımlanabilir.

Şirket sahiplerinin haklarını korumada kritik fonksiyonu üstlenen yönetişim, şirketlerin bilanço değerlerinden ziyade piyasa değerlerinin geçerlilik kazandığı; ürünlerden çok kurumların ve hatta ülkelerin marka konsepti dahilinde ele alınmasının gereklilik arz ettiği; nakdi sermayeye oranla entelektüel sermayenin ön plana çıktığı günümüz dünyasında giderek önem kazanmaktadır. Yönetişimin öneminin artışında ekonomilerin serbestleşerek uluslar arası boyut kazanması, telekominikasyondaki gelişmelerin hızlanması, sermaye piyasalarının bütünleşmesi, bilginin yönetilmesi, mülkiyet yapılarındaki el değiştirmelerin sıkça yaşanması ve uluslar arası bazda satın almaların yoğunlaşması önemli etkenlerdendir. 

Yönetişim kavramını daha iyi algılayabilmek ve konuya farklı açılardan bakan araştırmacıların görüşlerini inceleyerek sentez yapabilmek için burada yönetişim modellerinden bahsedilecektir. Yönetişime ilişkin modeller 5 ana başlık altında ele alınabilir. Bu modeller aşağıdadır.

Basit Finans Modeli: Model, hissedarların ve yöneticilerin çıkarlarının birbirleriyle örtüşüp örtüşmemesi konusuna odaklanır ve yasal, politik, ekonomik vb. çevreden ziyade şirket tarafından belirlenen kural ve teşviklere işaret eder. Bir başka ifade ile kurum içi çevreye odaklanır. Modelin ana çıkış noktası, hissedarların kurum içerisinde temsil edilmesinin olumlu ve olumsuz yönlerinin netleştirilmesi ve dolayısıyla temsilcilerin performanslarının denetlenmesi gerekliliğidir.

Vekilharçlık Modeli: Modelin odak noktasında, yönetim kurulu üyelerinin iyi birer vekilharç oldukları ve şirket karı ile hissedar kar paylarını yüksek seviyelere taşımak için gayretle çalıştıkları yer alır. Yönetim kurulu üyeleri, esas olarak başarı gerekliliği ile harekete geçerler. Sorumluluk sahibi üyelere iş için gerekenleri sağlayan kurumlar, ortaklık politikasının oluşturulmasında yer alan, ancak yürütmede rolü bulunmayan bu kişilerin baskın olduğu yönetim kurulları aracılığıyla, bir noktada onların idaresi altında kalırlar. Son olarak, bu modele göre ana hissedar, bir aile ya da hükümet olduğunda, baskın ve aktif hissedarlar firma performansını yükseltmek için çalışan takım içerisinde fazlalık olabilirler. Bir başka ifadeyle verimsiz kalırlar.

Hak Sahibi Modeli: Modele göre şirket, şirket için gerekli yasal ve pazar altyapısını oluşturan daha büyük bir sistem içerisinde faaliyetlerini icra eder. Şirketin amacı, hak sahiplerinin varlıklarını mal ve hizmete çevirerek para veya değer taşıyan başka mallar yaratmaktır. Yönetim kurulu üyelerinin ve yönetimin hedefi, şirket tarafından para kazanımını azamiye çıkarmak olmalıdır. Bunu başarmanın anahtarı, şirket içindeki kritik girdi olan insana söz hakkı tanımak ve hissedarlar gibi onlara da teşvikler vererek pasif hissedarlarla aynı seviyede imkanlar sunmaktır.

Politik Model: Bu model, kurumsal gücün, ayrıcalıkların ve karların hisse sahipleri, yönetim kurulu üyeleri ve üst kademe yöneticiler arasında dağılımının, tıpkı hükümetlerin farklı seçmen kitlelerine farklı şekillerde yaklaştıkları biçimde olduğuna dikkat çeker. Hissedarların karı dağıtma kararını vermeleri dış çevreye bağlıdır. Şirketin çalışma biçimi, makro çevrede yer alan hükümetin koymuş olduğu yasalar ve yönetmeliklere dayanır. Bu yüzden, kurum içerisinde değişiklik ve reform hareketleri, devlet politikasına ilişkin görüşmelere tabidir.

Yönetişim ve Denge Tabakası Modeli: Modelde, iç ve dış yönetim unsurları olan yönetim kurulu, ödüller, sermaye yapısı, ek madde ve imtiyaz hükümleri ile iç kontrol sistemleri arasındaki ilişki üzerinde durulur ve hissedarlar kurulu ile yönetim kurulu arasındaki bağlantı gösterilir. Modelin sol tarafında iç yönetimin temel öğeleri bulunur. Hissedarları temsil etme görevini yüklenen yönetim kurulu, hangi yatırımların ne şekilde yapılacağına karar verir. İç kontrol sisteminin tepesindeki yönetim kurulu, yönetimi bilgilendirmek ve denetlemekle yükümlü olup işe alma, işten çıkarma ve kıdemli yönetim takımının ücretlerinin belirleme yetkisine sahiptir. Diyagramın sağ tarafı, şirketin sermaye artırımı ihtiyacından doğan dış yönetim elemanlarını gösterir. Dış yönetim elemanları, yasa ve düzenlemeler, müşteriler, tedarikçiler gibi dış kaynaklardır.  

Dr. Ebru KARPUZOĞLU